Hızlı ve Kalıcı Zayıflama
Hızlı Zayıflama
Hızlı kilo verenlerde, safra kesesinde taş oluşum riski artabilir ve kandaki ürik asit düzeylerinde yükselme olabilir. Bu nedenle kan ürik asit düzeyleri ölçülmeli ve safra kesesi ultrasonu yapılmalıdır. Aratan ürik asit düzeyinin böbrek taşı yapmasını engellemek için kilo verirken günde en az 2 litre su içilmelidir.
Bayanlarda hızlı kilo verme adet bozukluğu ve hatta adetlerin kesilmesine neden olabilir. Bu nedenle yavaş olarak kilo vermek daha faydalıdır.
Kısa zamanda fazla kilo verenlerde saç dökülmesi, halsizlik ve bitkinlik de görülebilir. Kandaki potasyum ve sodyum düzeylerinde oluşacak değişiklikler kalp atım bozukluklarına neden olabilmektedir.
Kalıcı Zayıflama
Kalıcı zayıflamak için sizde mevcut olan hormon bozukluğunun saptanması gerekir. Aksi takdirde kilo verseniz bile hızla alırsınız. Bu nedenle diyet ve spor yapmadan önce bir endokrinoloji uzmanına başvurarak hormon analizi yaptırmanız gerekir.
KALICI ZAYIFLAMA için şu konuların değerlendirilmesi gerekir:
- Zayıflamanın önündeki 14 engelin analiz edilmesi
- Uzun süre tok tutan düşük ‘Gİ’li gıdaların öğrenilmesi
- Açlık duygusunu yenmenin öğrenilmesi
- Kalıcı zayıflama için hormon analizi
- Metabolizma hızını artıran gıdalar
- Kilo veremediniz, çünkü…
- Beslenme şekinin değişimi
- egzersiz
- Kiloya neden olan ilaçların öğrenilmesi
- İlaca ne zaman başvurulacağının öğrenilmesi
HORMONLARINIZI TANIYIN
Bazı hormon bozuklukları kilo almanın önemli bir nedenidir. Fazla kilolu bir kişide bu hormon hastalıklarının olup olmadığı mutlaka araştırılmalıdır. Kilo almanın sık görüldüğü hormon hastalıkları, sıklıkla tiroit bezi yetmezliği veya böbreküstü bezinin aşırı çalışmasıdır.
Tiroit bezi boynumuzda bulunan, kelebek şeklinde bir salgı bezidir ve metabolizmamızı kontrol eden tiroit hormonlarını salgılar. Tiroit hormonlarının T3 ve T4 olmak üzere iki tipi vardır. Bu hormonlar az salgılandığında, hipotiroidi dediğimiz hastalık oluşur, metabolizma az çalışır ve sonunda kilo alınır. Tiroit ameliyatı geçirenlerde, Hashimoto tiroiditi denen tiroit hastalığı olanlarda ve 50 yaşından sonra kadınların çoğunda tiroit bezi yetmezliği gelişir.
Bu kişilerde halsizlik, yorgunluk, el ve yüzde şişme, unutkanlık, kan yağlarında yükseklik ve en önemlisi kilo alma olur. Fazla kilolu kişilerde mutlaka tiroit hormon tetkiklerinin yapılarak tiroit bezinin az çalışıp çalışmadığı kontrol edilmelidir. Tiroit bezi yetmezliğinin tedavi edilmediği fazla kilolu kişilerde kilo vermek çok zordur. Bu hastalarda tiroit hormonu tedavisiyle TSH hormon düzeyinin normal sınırlarda olmasının sağlanması gerekir.
Reaktif hipoglisemi dediğimiz kan şekeri düşüklüğü kilo alımının ve kilo verilememesinin önemli nedenlerinden birisidir. Bu kişilerde yemek sonrası kan şekeri düşer ve arkasından tatlı yeme isteği oluşur. Bu nedenle yapılan tatlı atıştırmaları kilo alımına neden olur. Pankreas bezinden aşırı insülin hormonu salgılanması ile kendini gösteren insülin direnci denilen hastalıkta kanda yüksek miktarlarda bulunan insülin hormonu kan şekerinde düşmeler yaparak kilo alımına katkıda bulunmaktadır.
Bu nedenle zayıflayabilmek için bu yüksek insülin düzeylerinin azaltılması gerekir. Bazı ilaçlar, kilo verme ve spor yapmak insülin hormonunu azaltarak kilo vermeye ilave katkıda bulunur. İnsülin hormonu yüksek kişilerde zayıflama olsa bile tekrar kilo alımı olmaktadır.
Böbreküstü bezinin aşırı çalışması durumunda bu bezden fazla miktarda kortizol hormonu üretilir. Kortizol hormonunun fazlalığı ise, vücutta özellikle karın ve ensede yağ birikimine ve fazla kilolulığa neden olur. Bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan kortizon ilacı da aynı mekanizma ile kilo alınmasına neden olmaktadır.
Kadınlarda fazla kilolulığa neden olan önemli bir hormon hastalığı da polikistik over sendromu denen ve yumurtalıkta kist oluşması, tüylenme ve adet bozukluğu ile kendini gösteren hastalıktır. Bu kadınların önemli bir kısmında fazla kilolulık ve şeker hastalığı görülür. Adet bozukluğu, tüylenme ve fazla kilolulığın bir arada olduğu bu hastalarda yumurtalıkların incelenmesi ve bu hastalığa yönelik tedavilerin yapılması gerekir. Bu şekilde tedavisi yapılmayan kadınların zayıflaması zordur.
Kadınlarda süt salgılatan hormon olarak bilinen, prolaktin hormonunun fazla salgılanması da kilo almaya yol açan bir hormon bozukluğudur. Prolaktin hormonu beynimizde bulunan hipofiz bezinden salgılanır. Hipofiz bezindeki tümörler aşırı prolaktin hormonu salgıladığında adetlerde bozulma, memeden süt gelmesi, tüylenme ve kilo alımı olur.
Yapılan bilimsel çalışmalar kanlarında kalsiyum düzeyi az olan kişilerde zayıflamanın zor olduğunu göstermiştir. Bu nedenle zayıflamak isteyen bir kişinin yeteri kadar kalsiyum alması gerekir.
Zayıflamak İçin Ne Yapmalı?
Zayıflamak için 3 araç vardır. Bunlar:
1-Davranış veya yaşam tarzı değişikliği
2-Sağlıklı beslenmek veya Gİ diyeti
3-Egzersiz
Zayıflamak isyeten kişinin eski alışkanlıklarını değiştirmesi, glisemik indeks diyeti uygulaması ve egzersiz yapması gerekir.
İLK ADIM: YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİ YAPMAK
Yeme Alışkanlıklarınızı Değiştirin
Bir kişinin yemek yeme sıklığı, nerede yemek yediği, yemeğin miktarı, yemek yerken ruhsal durumunun nasıl olduğu ve yaptığı hareketler kilo verme açısından önemlidir.
Yeme öncesi ve sonrası nasıl bir psikolojik durum kazanıldığı da büyük önem taşır.
Fazla kilolu kişilerin üzüntü veya kızgınlık gibi durumlarda aşırı yemek yediği bilinmektedir. Bu öğrenilmiş bir davranıştır ve amaç negatif durumu yani üzüntü ve sıkıntıyı düzeltmektir. Sevinçli ve neşeliyken ise durum bunun tam tersidir.
Üzülüp sıkıldığında aşırı atıştıran veya tıkanırcasına yemek yeme nöbetleri yaşayan kişilerin, psikolojik destek alıp tedavi olması gerekir. Bu kişilerin yeme alışkanlıklarını değiştirmesi de çok önemlidir.
Tekrarlayan aşırı miktarda yemek yeme nöbetleri kilo alımını artırır. Fazla kiloluların %30’u bu şekilde davranır ve bunun kontrol edilmesi tedavinin başlangıcını oluşturur.
Yeme alışkanlıklarını değiştirmek için aşağıda sıralanan önlemler faydalıdır:
Günde üç defa ana öğün 3 defa da ara öğün yemek; aynı saatlerde yemek yemek; evde aynı yerde oturarak yemek yemek; yenen yiyeceğe konsantre olmak; yemek yerken gazete okumamak ve televizyon seyretmemek; porsiyonların ve tabakların ufak olması; az miktarda yemek pişirmek; her lokmadan sonra çatalın veya kaşığın masaya bırakılması, yani yemeği yavaş yemek, iki lokma arasında su içmek ve yiyecek alışverişine aç karnına değil yemekten sonra gitmek, acıkınca tatlı yerine meyve yemek
Yaşam tarzı değişikliklerinden en önemlisi beslenme şeklini değiştirmektir. Gıdaların seçimine dikkat etmek, düşük glisemik indeksli gıdalarla beslenmek önem taşır. Hergün çikolata yiyorsanız bu alışkanlıktan kurtulmak, kola içiyorsanız onun yerine su içmek gerekir. Eğer bu tür davranış değişiklikleri yapmazsanız sadece az yemekle belki kısa bir süre zayıflarsınız ancak sonra tekrar kilo alırsınız.
Davranış değişikliklerinden en önemlisi hareketli olmaya çalışmaktır. Çalıştığınız yerde akşama kadar masa başında oturmak yerine saat başı beş-on dakika ayağa kalkıp dolaşmak, öğle arası biraz yürümek veya akşam mümkünse biraz yürümek faydalıdır. Hareketi artırdıkça zayıflamaya başladığınızı göreceksiniz. Akşam eve gelince televiyon başına oturup yatıncaya kadar bir şeyler yemek yine kilo alınmasının en önemli nedenidir.
Bol Su İçiniz
Ülkemizdeki en önemli sorunlardan birisi su içme alışkanlığı olmamasıdır. Sağlıklı bir yaşam için günde en az 2-2.5 litre su içmek gerekir. Yeterli ve bol su içen kişilerde fazla kilolulık daha az görüldüğü gibi çeşitli hastalıklara daha az yakalandıkları ve yaşlanmanın geciktiği ortaya konmuştur. Günde en az 8 bardak su içmeyi alışkanlık haline getirmek gerekir. Az su içtiğinizde idrarın rengi koyulaşır. İdrar rengine bakarsa da az su içip içmediğimizi anlayabilirsiniz. Koyu sarı idrar varsa az su içiyorsunuz demektir. Normalde idrar beyaz veya açık sarı renkte olur. Bu nedenle idrar rengi açık oluncaya kadar su içiniz.
EN ÖNEMLİ ADIM: GLİSEMİK İNDEKS DİYETİ YAPINIZ
Zayıflamada hormon analizi sonrası yapılacak en önemli adım Gİ diyeti şeklinde beslenmektir.
Glisemik İndeksle İlgili Bazı Pratik Noktalar:
Karbonhidratları seçerken düşük glisemik indeksli olanları seçmek gerekmektedir.
1. Rafine karbonhidratlar yani beyaz un ve rafine tahıldan yapılmış karbonhidratlar yüksek glisemik indekslidir.
2. Beyaz ekmek yüksek glisemik indekslidir.Tam buğday veya kepek az GI’lidir.
3. Diyetteki lif oranı artınca GI’i azalır.
4. Karbonhidrat içinde amiloz ve amilopektin vardır. Amilopektin fazlaysa kan şekeri daha çok artar Amilopektini fazla olanlar ekmek, beyaz patates, beyaz un, amiloz içerenler ise tam tahıllar,hububatlar ve tatlı patetesdir.
5. Rafine olanlar rafine olmayanlardan dah fazla glisemik indeksi artırır. Rafine demek işlenmiş fabrikaya girmiş gıda demektir. Rafine olan karbonhidratlar beyaz ekmek, beyaz pirinç, kurabiye,meyve suları, şekerlerdir. Rafine olmayanlar doğal halde bulunanlar olup GI’i düşüktür. Bunlar daha fazla lif veya posa içerir. Örnek olarak sebze meyve, badem, ceviz, bezelye verilebilir.